-
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası: Kapsamlı Analiz
Miras bırakanın (muris), mirasçılarından mal kaçırma (saklı payları ihlal etme) kastıyla gerçekleştirdiği hileli ve danışıklı (muvazaalı) işlemlerin hukuken hükümsüz kılınması amacıyla açılan bu dava, Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) prensiplerine dayanan, miras hukukunun en kritik ve karmaşık uyuşmazlık alanlarından birini teşkil eder.
1.1. Muvazaa Kavramının Hukuki Temelleri
1.1.1. Genel Olarak Muvazaa (TBK m. 19/2)
Muvazaa, tarafların bir sözleşme yaparken, gerçek iradeleriyle beyan ettikleri irade arasında kasıtlı bir uygunsuzluk yaratmasıdır.
- Mutlak Muvazaa: Tarafların hiçbir hukuki işlem yapmak istememelerine rağmen, dışarıya karşı bir işlem yapmış gibi görünmeleridir.
- Nispi Muvazaa (Muris Muvazaası): Tarafların gerçekte bir işlem yapmak istemesi (Gizli İşlem), ancak bunu bir başkasıyla (Zahiri İşlem) örtbas etmeleridir. Muris muvazaasında, genellikle gizlenen bağış sözleşmesi, gösterilen satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile örtülür.
Mutlak Muvazaa (Basit Muvazaa), tarafların hiçbir hukuki sonuç doğurmak istememesine rağmen, sanki bir işlem yapmış gibi üçüncü kişilere karşı bir görünüm yaratmasıdır. Bu durumda, tarafların gerçekte hiçbir hukuki ilişki kurma niyeti yoktur, yalnızca dış dünyaya karşı gösterilen bir Görünür İşlem (Zahiri İşlem) mevcuttur. Mutlak muvazaa ile yapılan sözleşmeler, TBK m. 19/2 uyarınca baştan itibaren kesin hükümsüzdür (mutlak butlan).
Buna karşın Nispi Muvazaa (Nitelikli Muvazaa), tarafların gerçekte bir hukuki işlem yapmayı istemelerine (Gizli İşlem) rağmen, bunu üçüncü kişilerden gizlemek için başka bir hukuki işlemle örtbas etmeleridir (Zahiri İşlem). Nispi muvazaada, görünür (zahiri) işlem tarafların gerçek iradesini yansıtmadığı için mutlak butlan ile hükümsüzdür. Gizli (gerçek) işlemin hukuki kaderi ise, kanunun aradığı şekil şartlarını taşıyıp taşımadığına göre belirlenir.
1.1.2. Muris Muvazaası ve Hukuki Sonucu
Muris Muvazaası, nispi muvazaanın özel bir türüdür ve miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırma özel kastıyla gerçekleştiği durumlara özgüdür. Muris muvazaasında tablo şu şekildedir:
- Gizli İşlem (Gerçek İrade): Miras bırakanın yapmak istediği Bağışlama’dır. Ancak taşınmaz bağışının resmi senetle yapılması gerekirken (TMK m. 706, TBK m. 237), bu işlem gizli tutulduğu için şekil yönünden hükümsüzdür.
- Görünür İşlem (Zahiri İrade): Gösterilen işlem ise Satış (veya Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi) olup, tarafların gerçek satım iradesi olmadığı için mutlak butlan ile hükümsüzdür.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.04.1974 tarih ve 1/2 Sayılı Kararı uyarınca, miras bırakanın temel amacı mirasçılardan mal kaçırmak olduğu için, hem gizli işlem (bağış) hem de görünür işlem (satış) hukuken geçersizdir. Bu nedenle muvazaa yoluyla yapılan devir işlemi kesin hükümsüzdür. Mirasçılar, bu kesin hükümsüzlüğün tespiti için Tapu İptali ve Tescil Davası açabilirler ve taşınmaz, miras bırakanın terekesine geri döner. Bu sonuç, mirasçılar için Tenkis Davası’ndan daha avantajlıdır, zira işlemin tamamı iptal edilerek malın tamamı terekeye iade edilmiş olur.
- Davayı Açma Şartları
Davanın kabulü için, muvazaanın varlığını gösteren şu dört ana unsurun bir arada ve somut delillerle ispatlanması zorunludur:
2.1. Miras Bırakan Tarafından Yapılan Hukuki İşlem
Taşınmazın devri, miras bırakan hayatta iken tapuda resmi şekilde (satış, trampa, ölünceye kadar bakma sözleşmesi) gerçekleştirilmiş olmalıdır. Miras bırakanın ölümünden sonra yapılan işlemler bu davanın konusu olamaz.
2.1.1. İşlemin Muris Hayatta İken Yapılması: Muvazaa iddiasına konu olan taşınmaz devri işlemi, kesinlikle miras bırakanın sağlığında gerçekleştirilmiş olmalıdır. Miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılar arasında yapılan paylaşıma yönelik işlemler bu davanın kapsamı dışındadır.
2.1.2. İşlemin Resmi Şekilde Yapılması: Muvazaa, genellikle tapu sicilinde resmi memur (Tapu Sicil Müdürü) önünde yapılan satış, trampa veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi işlemlerle gerçekleşir. Buradaki amaç, işlemin görünürde hukuka uygun ve geçerli olmasını sağlamaktır. Tapu dışı, adi yazılı veya sözlü devir vaatleri bu davanın değil, vekalet görevinin kötüye kullanılması gibi başka davaların konusu olabilir.
2.2. Muvazaa Kastı (Mal Kaçırma Amacı)
Bu, davanın en önemli ve subjektif unsurudur. Miras bırakanın, diğer mirasçıların gelecekteki miras paylarını azaltmak veya ortadan kaldırmak amacıyla hareket ettiği ispatlanmalıdır.
2.2.1. Subjektif ve Özel Kastın Varlığı: Miras bırakanın, devir işlemini yaparken tek amacının, diğer mirasçıların miras haklarından mahrum bırakmak veya saklı paylarına el atmak olması gereklidir. Başka bir deyişle, muris devir işlemini yaparken serbestçe tasarruf etme hakkını değil, miras hukuku kurallarını dolanma kastını taşımalıdır.
2.2.2. İspat Yükü: Bu özel kastın ispatı, davayı açan mirasçıya aittir. Kastın gizli olması nedeniyle yazılı delil yerine, ileride detaylandırılacak olan durum karineleri (taşınmazın değeri, murisin ihtiyacı, aile ilişkileri gibi olgular) bir bütün olarak değerlendirilerek bu kastın varlığına ulaşılır.
2.3. Gizlenen (Bağış) ve Gösterilen İşlem (Satış) Arasındaki Fark
- Gizli İşlem (Gerçek İrade): Bağışlama.
- Zahiri İşlem (Gösterilen İrade): Satış, trampa veya bakıp gözetme vaadi.
Miras bırakan, devrettiği malın bedelini (satış bedeli) hiç almamış veya gerçek değerine göre fahiş derecede düşük bir bedel almış olmalıdır. Alınan bedelin sembolik olması dahi, muvazaa kastının varlığına işaret edebilir.
2.3.1. Gizli İşlem: Bağışlama İradesi
Gizli İşlem (Gerçek İrade), miras bırakanın, taşınmazı devrettiği kişiye (davalıya) karşılıksız olarak bağışlama arzusudur. Miras bırakan, bu işlem karşılığında bir edim (bedel) alma niyetinde değildir.
2.3.2. Görünür İşlem: Bedelli İşlem İradesi
Zahiri İşlem (Gösterilen İrade), mal kaçırma kastını gizlemek amacıyla, tapuda bedel karşılığında yapılmış gibi gösterilen satış, trampa veya belirli bir bakım yükümlülüğü içeren sözleşmelerdir.
2.3.3. Edimler Arası Dengesizlik
Muvazaanın en somut göstergesi, görünürdeki bedelli işlemin gerçekte karşılıksız olduğudur:
- Satış Sözleşmesinde: Tapuda gösterilen satış bedelinin hiç alınmamış olması ya da rayiç (gerçek) değere göre fahiş derecede düşük, sembolik bir bedel alınmış olması gerekir.
- Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde: Sözleşme yapılmasına rağmen, davalının miras bırakana karşı bakım ve gözetme edimini hiç yerine getirmemesi veya bakımın çok kısa sürmesi ve yetersiz olması muvazaa karinesi yaratabilir.
2.4. Hakkı İhlal Edilen Mirasçının Varlığı
Miras bırakanın muvazaalı işlemi sonucunda, davayı açan mirasçının miras payı (özellikle saklı payı) fiilen zarar görmüş olmalıdır.
2.4.1. Miras Payında Eksilme: Davayı açan mirasçının (davacı), muvazaalı işlem yapılmasaydı sahip olacağı miras payında (özellikle saklı payında) fiilen bir eksilme meydana gelmelidir.
2.4.2. Davanın Niteliği: Dava, mirasçıların şahsi hakkına dayanır. Her mirasçı kendi miras payı oranında, muvazaalı işlemle devredilen malın terekeye iadesini isteyebilir. Hukuki menfaati zarar görmeyen mirasçının dava açma hakkı yoktur.
- Muris Muvazaasının İspatı ve Deliller
Muvazaa, doğası gereği gizli tutulan bir anlaşma olduğu için, kural olarak yazılı delille ispatı beklenmez. Yargıtay, bu tür davalarda “her türlü delil” ile ispat yolunun açık olduğunu kabul etmiştir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu – HMK m. 192).
3.1. İspat Yöntemi: Hayatın Olağan Akışı ve Durum Karinesi
Hukukta bir karine bulunmasa da, Yargıtay, muvazaanın varlığını tespit ederken “hayatın olağan akışına aykırılık” ilkesini esas alır. Mahkeme, aşağıdaki durum ve olguları bir bütün olarak değerlendirir.
3.1.1. Hayatın Olağan Akışı İlkesi
Bu ilke, bir işlemin, toplumun genel tecrübe kurallarına ve mantık zincirine uygun olup olmadığını sorgular. Eğer bir miras bırakanın taşınmazını devretme şekli ve şartları, o kişinin normal yaşam koşulları, ekonomik durumu ve aile ilişkileri açısından anormal görünüyorsa, muvazaa karinesi güçlenir.
Kritik Soru: Miras bırakan (muris), neden bedele ihtiyacı yokken, gerçek değerinin çok altında ve mirasçılarına haber vermeden, yalnızca bir mirasçısına satış yapar gibi göstermiştir?
3.1.2. Durum Karineleri (Muvazaayı Gösteren Olgular)
Hukukumuzda muvazaa için bir kanuni karine (kesin ispat kuralı) bulunmamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla yerleşmiş olan ve hâkimin takdir yetkisine yardımcı olan Durum Karineleri (olaysal karineler) mevcuttur. Mahkeme, bu karineleri tek tek değil, bir bütün halinde değerlendirerek murisin gerçek niyetini tespit eder.
Aşağıdaki durumların varlığı, mal kaçırma (muvazaa) kastının bulunduğuna dair güçlü emareler oluşturur:
| Durum Karinesi | Detaylı Açıklama |
| I. Ekonomik Dengesizlik | Tapuda gösterilen satış bedeli ile taşınmazın devir tarihindeki gerçek rayiç değeri arasındaki fahiş oransızlık. Taşınmazın gerçek değeri, tapu bedelinin çok üzerindeyse, işlemin satış değil, bağış (ivazsız devir) olduğu karinesi doğar. |
| II. Davalının Mali Güçsüzlüğü | Taşınmazı satın alan (davalı) mirasçının, taşınmazın bedelini ödemeye yetecek gelir, birikim veya kredi çekme gücünün o tarihte bulunmaması. Bu durum, bedelin gerçekten ödenmediğini kanıtlayan en güçlü delillerdendir. |
| III. Ödeme Şeklinin Şüpheli Olması | Satış bedelinin banka kanalıyla (havale, EFT) değil, elden ve nakit olarak ödendiği iddiası. Büyük meblağların hayatın olağan akışında bankalar aracılığıyla transfer edilmemesi, bedelin hiç ödenmediği yönünde bir karine oluşturur. |
| IV. Murisin Paraya İhtiyacının Yokluğu | Miras bırakanın, taşınmazı sattığı tarihte, tedavi, borç kapatma, yatırım gibi paraya acil ve zorunlu bir ihtiyacının bulunmaması. İhtiyaç yoksa satışın nedeni anlamsızlaşır. |
| V. Aile İçi İlişkiler ve Murisin Yaşı | Miras bırakanın, davacı mirasçılarla kırgın, küskün veya dargın olması ve devir işlemini bu ilişki nedeniyle yapmış olması. Ayrıca murisin yaşı, sağlık durumu ve bu işlemden kısa süre sonra vefat etmesi de kastı güçlendirir. |
| VI. Devir Amacının Çelişkisi | Sözleşmenin “Ölünceye Kadar Bakma” şeklinde yapılmasına rağmen, murisin devirden kısa süre sonra ölmesi veya davalının murise gereken bakım ve gözetim edimini hiç yerine getirmemiş olması. |
Hâkim, bu karineleri tanık beyanları, banka kayıtları, tapu kayıtları, taşınmazın keşif ile belirlenen değeri ve diğer tüm yazılı belgelerle destekleyerek muvazaa kastının kesin olarak var olup olmadığına karar verir.
3.2. Muvazaa Kastını Güçlendiren Başlıca Kriterler
| Kriter | Detaylı Açıklama |
| 3.2.1.Satış Bedelinde Oransızlık | Devredilen taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile devir tarihindeki rayiç bedeli arasındaki fahiş, kabul edilemez fark. |
| 3.2.2.Davalının İktisadi Durumu | Taşınmazı edinenin (davalı) devir tarihinde bu bedeli ödeyebilecek gerçek ve ispatlanabilir mali gücünün bulunmaması. |
| 3.2.3. Ödemenin İspatı | Satış bedelinin banka kanalıyla (Havale/EFT) değil de elden ve nakit olarak ödendiğinin iddia edilmesi. Güncel yasal düzenlemeler gereği banka dışı ödemelerin ispatı zordur. |
| 3.2.4. Murisin Amacı ve İhtiyacı | Miras bırakanın taşınmazı sattığı tarihte paraya acil ve gerçek bir ihtiyacının olup olmadığı. Eğer ihtiyacı yoksa satış işleminin inandırıcılığı azalır. |
| 3.2.5. Aile İçi İlişkiler | Miras bırakanın, davalı mirasçı dışındaki diğer mirasçılarla olan ilişkilerinin durumu (kırgınlık, küslük vb. durumlar mal kaçırma kastını destekleyebilir). |
| 3.2.6. Bakım Karşılığı Olup Olmadığı | Devrin, ölünceye kadar bakma sözleşmesi şeklinde yapılmasına rağmen, davalının murise gereken bakımı sunmadığının ispatı. |
- Davanın Hukuki Süreci ve Tarafları
4.1. Davanın Tarafları (Husumet)
| Taraf | Açıklama |
| 4.1.1. Davacı (Aktif Husumet) | Hakkı ihlal edilen tüm yasal mirasçılar (saklı paylı veya saklı paysız) tek başlarına veya birlikte bu davayı açabilir. Her mirasçı, terekedeki kendi miras payı oranında iptal ve tescil talep eder. |
| 4.1.2. Davalı (Pasif Husumet) | Kural olarak, muvazaalı işlemle taşınmazı miras bırakandan doğrudan edinen kişi (mirasçı veya üçüncü kişi) davalı olur. |
| 4.1.3. Kötü Niyetli Üçüncü Kişi | Taşınmaz, devir alan kişi tarafından kötü niyetli bir üçüncü kişiye devredilmişse, bu üçüncü kişi de davalı sıfatını kazanır. (İyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımı ise TMK m. 1023 uyarınca korunur.) |
4.2. Görevli ve Yetkili Mahkeme
- Görevli Mahkeme: Taşınmazın aynına ilişkin dava olması nedeniyle, davalının yerleşim yeri veya taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
- Yetkili Mahkeme: Davalının yerleşim yeri Mahkemesi veya taşınmazın bulunduğu yer Mahkemesi (HMK m. 12).
4.3. Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre
Muris muvazaası iddiasıyla açılan Tapu İptali ve Tescil davası, muvazaalı işlem mutlak butlanla geçersiz kabul edildiği için, hiçbir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Dava, miras bırakanın ölümünden sonra her zaman açılabilir.
- Hukuki Sonuçlar ve Koruyucu Tedbirler
5.1. Davanın Kabul Edilmesi Durumu
Mahkeme, muvazaa kastının ispatlandığına kanaat getirirse, muvazaalı işlemle yapılan tapu devrini iptal ederek, taşınmazın tapu kaydını miras bırakanın terekesi adına tescil eder. Taşınmaz bu andan itibaren mirasçılar arasında yasal payları oranında miras hükümleri uyarınca paylaşılacaktır.
5.2. Davanın Reddedilmesi Durumu
Muvazaa kastı ispatlanamazsa, yani miras bırakanın gerçekten satış niyetiyle veya bakım karşılığı devir niyetiyle hareket ettiği kabul edilirse, dava reddedilir. Bu durumda, mirasçılar isterlerse Tenkis Davası açma hakkına sahiptirler.
5.3. İhtiyati Tedbir Talebi
Dava sürecinde, davalının taşınmazı bir başkasına satarak veya üzerinde ayni hak tesis ederek zarar vermesini engellemek amacıyla mahkemeden ihtiyati tedbir (tapu kaydına şerh konulması) talep etmek büyük önem taşır.
- Tenkis Davası ile İlişkisi
Muris muvazaası davası ile Tenkis davası (TMK m. 560 vd.) birbirine karıştırılmamalıdır:
| Kriter | Muris Muvazaası Davası | Tenkis Davası |
| Amaç | Mal kaçırma kastıyla yapılan hileli devrin tamamen iptali ve taşınmazın terekeye iadesi. | Miras bırakanın gerçek bağışları nedeniyle saklı payın zedelenen kısmının terekeye iadesi. |
| İşlemin Geçerliliği | İşlem kesin hükümsüz (Mutlak Butlan). | İşlem hukuken geçerlidir, ancak saklı payı ihlal ettiği ölçüde tenkis edilir. |
| Zamanaşımı | Yoktur, her zaman açılabilir. | Belirli hak düşürücü sürelere (1 yıl ve 10 yıl) tabidir. |
Muvazaa davası reddedilirse, mirasçılar tenkis davası açabilirler, ancak iki dava birlikte açılamaz.
Sonuç: Muris muvazaası, özel hukukta ispatı en zor davalardan biridir. Mahkeme, sadece hukuki delilleri değil, tüm kanıtları, tanık beyanlarını, ekonomik durum analizlerini ve aile içi geçmişi titizlikle değerlendirir. Hak kaybını önlemek ve delil toplama sürecini etkin yönetmek adına, bu tür hukuki uyuşmazlıklarda uzman bir miras ve gayrimenkul hukuku avukatına başvurulması hayati önem taşır.

